The Vampire Diaries Tr
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
KonuYazanGönderme Tarihi
Salı Eyl. 23, 2014 10:00 am
Salı Şub. 07, 2012 8:34 am
Salı Eyl. 27, 2011 11:37 pm
Salı Eyl. 27, 2011 9:46 pm
C.tesi Tem. 16, 2011 3:49 pm
Ptsi Haz. 20, 2011 9:20 am
Çarş. Mayıs 18, 2011 8:42 am
Çarş. Mayıs 18, 2011 8:39 am
C.tesi Mayıs 14, 2011 9:44 am
Cuma Mayıs 13, 2011 12:36 pm
Similar topics

    Konu Başlığı
    Vampirle Görüşme | İnceleme
    Konun Puanı
    Nerdeyim?The Vampire Diaries Tr :: Vampir Edebiyatı :: Vampir edebiyatı Kütüphanesi :: Anne Rice’ın Vampir Günceleri
    Gözle
    Paylaş | 
     

     Vampirle Görüşme | İnceleme

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
    YazarMesaj
    murat.qumus

    murat.qumus


    Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 199
    Yaş Yaş : 34
    Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 24/01/11
    Nerden Nerden : İstanbul

    Vampirle Görüşme | İnceleme  Empty
    MesajKonu: Vampirle Görüşme | İnceleme    Vampirle Görüşme | İnceleme  Aoayay10Perş. Şub. 03, 2011 3:07 pm

    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


    Vampir edebiyatında iki temel taş vardır
    bence. Biri Bram Stoker diğeri ise Anne Rice… Vampir Günlükleri
    serisiyle de Anne Rice bunu bize çok iyi bir şekilde kanıtlamaktadır.


    Serinin ilk kitabı olan Vampirle Görüşme hem edebi açısından hem de
    içinde barındırdığı Rice’ın hayal gücü açısından dopdolu bir kitap ve
    zevkle okunacak bir eser. Beyazperdeye de uyarlanan kitap daha ilk
    nefesinde çıtayı tavan yaptırabilmeyi başarmış.


    Gizemli bir vampir ve bir yazar küçük bir otel odasında oturmuş
    destansı bir hayat hikayesine başlarken perdeleri açılıyor kitabın. İlk
    başlarda karşısındaki adamın vampir olduğuna inanmasa da etkileyici hızı
    ve yüzünü görünce korku doluyor yazarın içini. Hayat hikayesini
    dinlemek için girdiği otel odasında öleceğini düşünüyor birden ama
    vampir sadece anlatamadığı hayatını açığa sunmak istiyor.


    Birden vampirin sözleriyle 1791’li yılların Louisiana’sına dönüyor
    hikaye. Varlıklı bir bey olan Louis ve ailesinin hayatını anlatıyor
    vampir. Kendi hikayesinin… Kardeşiyle arasında olanlar, onun ölümü ve
    asıl hikayenin başlayacağı kişiyi… Lestat… Yaratıcısı… Kardeşinin
    ölümünden kendisini sorumlu tutarken bir nevi kaçma yolu olarak gördüğü
    ölüm karşısına çıkınca güçsüzlüğünün esaretine kapılarak vampire
    dönüşüyor Louis… Onun tek derdi acılarından ve hatalarından uzaklaşmak
    olsa da yaratıcısının derdi zenginlik, saygınlık, rahat bir yaşam…
    Kısaca Louis’in sahip olduklarını istiyor.


    Louis bir vampir olarak çevresinde olan şeyleri daha iyi bir şekilde
    idrak etmeye başladığında yaptığı büyük hatanın farkına varıyor.
    Ailesine bakmak ve birde üstüne Lestat ve Lestat’ın kör babasına bakmaya
    başlıyor. Emrinde çalışan adamları zaman geçtikçe efendilerinin ve
    yanında olan adamın hiçbir değişikliğe uğramadan yaşamaları üzerlerine
    tüm teorilerin gelmesine sebep olmaya başlamıştır. Bu sırada Louise
    gönlündeki Babbette’yi görmeye gidiyor ve insanları öldürmek
    istemediğinden hayvanlarla besleniyordu. Lestat bu konu hakkında Louis’i
    zorluyor ve onunla dalga geçiyordu. Bir süre sonra Lestat’ın babası
    öldüğünde ipler gerilmeye başlamış ve insanlar artık gündüzleri dışarı
    çıkmayan ve durmadan çevrede ölülerin bulunmasından dolayı ikisini de
    öldürme planları yapmaya başlamışlardı. Louis ve Lestat onlardan
    kaçarken daha önce Louis’in yardım ettiği ve sevdiği kadın olan
    Babette’den yardım isterler. Kadının evinde saklansalar da sonuç yine
    ölümle biter…


    Daha sonra ikisi New Orleans’a kaçarlar ve orada yaşamaya başlarlar
    ama bir gün Louis dışarıda sefil bir şekilde dolaşırken açlığına engel
    olamaz ve bir eve girer. Küçük bir kız Vebadan ölen annesinin başında
    ağlıyor ve Louis’den yardım istiyordur. Louis ilk önce küçük kıza
    sarılır ve ısırır onu. Kalbinin hızlı atışlarına bir süre sonra
    dayanamaz ve onu ölümle baş başa bırakır. Ama Lestat onu görmüştür bile.
    Daha sonra onu ne kadar insan kanı içmeye zorlasa da Louis vicdan
    azabıyla gezer ve bir gün Lestat küçük kızı Louis’in önüne çıkartır.
    Küçük bir vampir olarak… Claudia…


    Louis, Claudia’ya bir baba, bir sevgili, bir koca olarak bağlanmış ve
    küçük vampir her an Louis’in tabutunda onunla birlikte yatmaktaydı.
    Yıllar geçmiş ve üçü birlikte yaşarken Claudia’nın ihtiyaçları ve
    arzuları gelişmeye başlamıştı. Gerçek bir kadın olmak istiyordu. Ve
    içinde büyüyen nefret bir kişiye odaklanmıştı. Lestat…


    Her ne kadar Louis yüzünden vampir olsa da ona olan sevgisi ondan
    nefret etmesini sağlayamıyordu. Küçük vampirlerin çok tehlikeli
    olabileceğini en sonunda bir gece gösterdi Lestat’a Claudia… Hiç
    acımadan onun boğazını kesti ve Louis’in de yardımıyla bir bataklığa
    attılar onu. İkisi yalnız başlarınaydılar ve dünyayı dolaşarak diğer
    vampirleri görmek istiyordular. Tam New Orleans’tan ayrılacakları sırada
    karşılarına eski bir dost yine çıkar…


    Ondan sonrası ise birbirlerine daha sıkı bir şekilde bağlanmış iki
    vampirin yol maceralarıyla devam eder ve Paris’e gelince işler karışmaya
    başlar.


    “Theâtre des Vampires”ta izledikleri son oyun hayatlarının dönüm
    noktası olur. Bir grup vampir tüm izleyicilerin önünde savunmasız bir
    kızı ısırırlarken alkışlar salonu doldurur ama genç kızın ciğerlerini
    dolduran hava artık yoktur.


    Vampir grubunun başındaki Armand ise kitabın gizemli yanını
    oluşturmaya başladığında Claudia, Lousie’den kendisi için son bir şey
    yapmasını ister. Louise onu tekr ettiğinde ona bakacak bir anne… Louis,
    Claudia’ya olan sevgisinden içindeki son insan kalıntısını silerek
    Medaline’i bir vampire dönüştürüyor. Ama Armand bile onları geçmişten
    ateşler içersinde gelen bir dosttan uzak tutamıyor.


    Armand ve Louis arasındaki etkileşim Louis’in kurtulmasına yarasa da
    Claudia’nın oyunun son perdesi kapanıyor. Louis öfkeyle ateşe verdiği
    tiyatrodan ona tutkuyla bağlı olan Armand ile kaçıyor.


    İçindeki tüm tutku ateşi sönmüş bir şekilde dünyayı dolaştıktan sonra
    Armand ile birlikte New Orlens’a geri dönüyor Louis… New Orleans eski
    duygularıyla beraber eski dostları da geri getirdiğinde Louise ve Armand
    ayrılıyorlar, tüm vampirler tarafından dışlanmış bir şekilde…


    Hayat hikayesi bittiğinde yazar pekte hoşnut olmuyor sondan. Daha
    büyük bir şey bekliyor ama Louis’in hikayesi orada bitiyor. Her ne kadar
    onu da vampire çevirmesini istese de Louise onu küçücük bir şekilde
    ısırıyor ve baygınlık geçiren oğlan olduğu yerde sabah uyanıyor.
    Zihninde eski bir vampirin adresiyle birlikte…


    Kitap bir şaheser… Onu okumak eski vampir tatlarını insanın içinden
    yeniden uyandırıyor. Filmi ne kadar fenomense bu unvanı kitabı hak
    ediyor. Louise ve Claudia’nın yaşamı insanı derinden etkilerken
    ilişkilerdeki farklı tat kitaba bir yön daha kazandırıyor.


    Filmi arasında ise dağlar gibi konu farklılıkları bulunuyor. Kitap
    çıtayı daha da yükseltirken Anne Rice insanı önünde saygıyla
    selamlatmayı başarıyor…
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    http://vampirediaries.forumandco.com
     

    Vampirle Görüşme | İnceleme

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 

     Similar topics

    -
    » Kitabın adı: Vampirle Görüşme
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    The Vampire Diaries Tr :: Vampir Edebiyatı :: Vampir edebiyatı Kütüphanesi :: Anne Rice’ın Vampir Günceleri-
    Buraya geçin: