Vampir inanışı dünyanın çeşitli mitoloji ve kültürlerinde yer
alan bir inanıştır. Bulunan tüm arkeolojik ve etnografik buluntular
bunu göstermektedir.Mesela Sikkim'de,eski bir Tibet manastırı'nın
duvarlarında,ikibin beşyüz yıl evvel yapılmış duvar resimlerinde,kan
emen,sivri dişli,vampiri andıran yaratıklar tasvir edilmiştir.Tibet
Lamaizm inancın'da, Varja rahipleri kan emen,sivri dişli,köpek
dişlerinden kan damlayan kişiler olarak resmedilmişlerdir.Tarih
öncesi bir Asur çömleğinde,kafası kopuk bir vampir ile sevişen bir
adam resmi bulunmuştur.İlk yazılı destan olan Gılgamış'ta vampir(Utnapiştim)
temasına rastlarız.Hint dilinin ilk yazılı kaynaklarını oluşturan "Atharva
Veda"nın bir bölümünün adı "Baital Paischisi" yani "Vampir
Öyküleri"dir.(Baital=Sanksritçe Vampir).
Vampir inanışının kaynağı ise hep tartışılmıştır. Genelde
yaygın kanı vampir inanışının batı kaynaklı olduğunu söylesede,aslında
doğu kaynaklıdır.Zira yapılan araştırmalar şunu göstermiştir
ki,vampir efsaneleri,Avrupa'ya,Moğol istilasından kaçıp Anadolu’ya
sığınan ve Osmanlı Devleti tarafından Balkanlara yerleştirilen
Rumeli Türkleri tarafından yayılmıştır. Netekim vampir efsanelerinin
ilk yazıldığı tarihlerle,Avrupa'ya Türk İskan'ı aynı tarihe
rastlar.Yani bu inanç Asya'dan alınmış ve
İran,Anadolu,Rumeli,Bulgaristan,Romanya,Macaristan ve Almanya
üzerinden tüm Avrupa'ya yayılmıştır.Hatta Türklerin,Avrupa'ya ilk
gelişinden de önce,Asya üzerinden Avrupa'ya gelen Keltlerin
inandığı,Gal ulusunun "dragdul", İrlandalılar'ın "deargdull" denen
kan içici canavar efsanesi buna örnektir.